‘Que Vadis’ Türkiye? 2050’ye Doğru Yaşlanan Türkiye’yi Bekleyen Riskler

Özgür Arun

Öz


Neverland’de yaşayan efsanevi karakter Peter Pan’ın öyküsü şu sözlerle başlayacaktır; “Birisi hariç tüm çocuklar yaşlanmaktadır.” (Barrie, 1911:3). Barrie’nin yarattığı efsanevi Peter Pan karakteri, hiç yaşlanmayacak bir çocuktur. Oysa, Peter Pan dışında, tüm çocuklar yaşlanır. Türkiye’nin çocukları da her geçen gün hızla yaşlanmaktadır. Zira ne Türkiye Neverland’dir, ne yurttaşları Peter Pan. Türkiye’nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu düşünüp, bunun değişmeden hep böyle kalacağına inananlar için, yaşlanma olgusu çok uzak gelecekteki bir durum olarak değerlendirilmektedir. Oysa Türkiye, 10-15 yıl gibi kısa bir zaman sonra, günümüzde var olan olanaklar çerçevesinde baş etmekte zorlanacağı düzeylerde yaşlı nüfusa sahip olacaktır. Dünyada yaşanan demografik devrimin dinamikleri düşünüldüğünde bu süreçte, kritik bir sorunun yanıtlanması önem taşımaktadır; en yalın ve temel haliyle Türkiye’de yaşlılığın seyri nedir? Bu soruya verilecek yanıtlar 2050 yılına doğru yaşlanan Türkiye’yi bekleyen riskleri de ortaya koyacaktır. 1960 yılından günümüze değin Türkiye nüfusu 3 kat artarken, yaşlı nüfusu (65+) 7 kat artmıştır. Sadece genç yaşlıların değil ancak yaşlının yaşlısının (80+) da sayısı hızla artmaktadır. Türkiye’nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğu yargısı gelecek 40 yıl zarfında yaşlı nüfusun artış hızı göz önüne alındığında geçerliliğini yitirmiş olacaktır. Analiz sonuçları, tüm yaş gruplarında doğum ve ölüm oranlarının düşmesinin ve farklılaşan göç süreçlerinin, Türkiye’nin yaşlanma deneyimini etkilediğini göstermektedir. Yaşlanmaya ilişkin sosyal politikaların eksikliği gelecek için önemli bazı risk noktalarını ortaya çıkarmaktadır. Kırsal alanda yaşayan yaşlı nüfusun bakıma muhtaçlığı, hiç evlenmemiş ve çocuksuz bireylerin oluşturduğu yeni hane tiplerinin ortaya çıkması, yaşlı nüfus içinde yoksulluk oranının yüksekliği ve yoksul hanelerde kadınların, dulların ve engellilerin sayısının hızla artıyor olması gelecek için potansiyel riskleri oluşturmaktadır. Aktif yaşlanma politikaların eksikliği yaşlılara ve yaşlanan nüfusa karşı gösterilen ilgisizliğin ve ayrımcılığın mühim bir göstergesidir. Sosyal yurttaşlığın, sosyal devletin vazgeçilmez unsuru olduğu fikrinden hareketle, nüfusun tüm kesimlerine olduğu gibi yaşlılara yaşlanan nüfusa yönelik olarak da kaliteli sosyal ve kültürel hizmetlerin erişilebilir düzeyde sunulması gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler


Yaşlanma, toplumsal cinsiyet, yoksulluk, Türkiye

Tam Metin:

PDF

Refback'ler

  • Şu halde refbacks yoktur.


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.