TEVHÎD-İ TEDRİSÂT VE DİN EĞİTİMİ
Öz
Tevhid-i Tedrisat ve Din Eğitimi1' başlıklı bu makalemde, Tevhid-i Tedrisat ı gerektiren sebeler, Tevhid-i Tedrisatın Din Eğitimi ve Öğretimi alanında getirdikleri ve Tevhîd-i Tedrisat ın uygulanması konularını açıklayabilmeyi ümid ediyorum.
Tevhîd-i Tedrisat'ı gerektiren sebepleri ortaya koyabilmek için biraz gerilere gitmek, Osmanlı Devleti ve onun eğitim uygulamalarından bahsetmek gerekiyor.
Osmanlı Devleti, XVI. yüzyıl sonlarına kadar, kendi yapısı içinde tutarlı bir eğitim sistemine sahipti. Batı dünyasında başlayan sosyal ve ilmi kıpırdanmalar, henüz Osmanlı Devletini etkilemekten uzaktı. Osmanlı Devleti muhteşem yapısını muhafaza ediyordu. O zamanın şartlarına göre bu yapıyı bir süre ayakta tutabilecek bir eğitim anlayışı vardı.
Osmanlı Devletinin eğitim sistemi devletin dışında kendiliğinden oluşmuştur. Devlet, vatandaşların eğitimi ile doğrudan doğruya ilgilenmemiştir. İnsanların eğitim ihtiyacı, kendi girişimleri ile karşılanmaya çalışılıyordu. Şehirlerde her mahallenin camisi, aynı zamanda bir çeşit ilkokul sayılırdı. Genellikle caminin imamı,
o mahallenin çocuklarına okuma-yazma, aritmetik, Kur'an-ı Kerim i okuma ve temel bazı dinî bilgileri öğretirdi. Bu öğretmen-imamın masraflarını mahalle halkı kendisi karşılardı. "Sıbyan Mektepleri" denilen bu okullardan mezun olanlar, isterlerse medreseye gidebilirlerdi. Eğitin’.-öğretim hiçbir kademede mecburi değildi.
Tevhîd-i Tedrisat'ı gerektiren sebepleri ortaya koyabilmek için biraz gerilere gitmek, Osmanlı Devleti ve onun eğitim uygulamalarından bahsetmek gerekiyor.
Osmanlı Devleti, XVI. yüzyıl sonlarına kadar, kendi yapısı içinde tutarlı bir eğitim sistemine sahipti. Batı dünyasında başlayan sosyal ve ilmi kıpırdanmalar, henüz Osmanlı Devletini etkilemekten uzaktı. Osmanlı Devleti muhteşem yapısını muhafaza ediyordu. O zamanın şartlarına göre bu yapıyı bir süre ayakta tutabilecek bir eğitim anlayışı vardı.
Osmanlı Devletinin eğitim sistemi devletin dışında kendiliğinden oluşmuştur. Devlet, vatandaşların eğitimi ile doğrudan doğruya ilgilenmemiştir. İnsanların eğitim ihtiyacı, kendi girişimleri ile karşılanmaya çalışılıyordu. Şehirlerde her mahallenin camisi, aynı zamanda bir çeşit ilkokul sayılırdı. Genellikle caminin imamı,
o mahallenin çocuklarına okuma-yazma, aritmetik, Kur'an-ı Kerim i okuma ve temel bazı dinî bilgileri öğretirdi. Bu öğretmen-imamın masraflarını mahalle halkı kendisi karşılardı. "Sıbyan Mektepleri" denilen bu okullardan mezun olanlar, isterlerse medreseye gidebilirlerdi. Eğitin’.-öğretim hiçbir kademede mecburi değildi.
Tam Metin:
PDFRefback'ler
- Şu halde refbacks yoktur.
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.