DİNİN FERDİ VE SOSYAL ROLÜ ÜZERİNE GENELLEME
Öz
Kutsalın yaşanması olarak tarif edilen din, psikolojik bir olay olarak ferdi ilgilendirdiği ölçüde, sosyal bir olay olması sebebiyle de toplumu ilgilendirmektedir. Yani din, ferdî tecrübenin başkalarıyla paylaşılmasından itibaren objektifleşmekte, toplumsal bir mahiyet kazanmaktadır. Esasen, dinin bu sübjektif yönü ile objektif yönü birbirinden ayrılmaz bir bütün teşkil etmekte (1) ve bu durum, dinin ferdî olduğu kadar, aynı zamanda sosyal olan karakterini de ortaya çıkarmaktadır.
Bir toplum içinde ortaya çıkan ve gelişen her din, zorunlu olarak coğrafî, toplumsal ve kültürel şartlarla bir etkileşim içine girmektedir. Yani din, toplum hayatı ve çeşitli kültür alanları üzerinde etkili olurken, toplum düzeni ve kültür alanları da din üzerinde etkili olabilmektedir. Bu-sebeple, sosyo-kültürel hayatın tüm kesimleri ve hatta toplumun genel yapısı ile din arasında sıkı ve karşılıklı ilişkiler bulunmaktadır. Değişen sosyo-kültürel yapı ve şartlara bağlı olarak, din ve toplum arasında da türlü ilişkiler, etki ve tepkiler ortaya çıkmaktadır
Bir toplum içinde ortaya çıkan ve gelişen her din, zorunlu olarak coğrafî, toplumsal ve kültürel şartlarla bir etkileşim içine girmektedir. Yani din, toplum hayatı ve çeşitli kültür alanları üzerinde etkili olurken, toplum düzeni ve kültür alanları da din üzerinde etkili olabilmektedir. Bu-sebeple, sosyo-kültürel hayatın tüm kesimleri ve hatta toplumun genel yapısı ile din arasında sıkı ve karşılıklı ilişkiler bulunmaktadır. Değişen sosyo-kültürel yapı ve şartlara bağlı olarak, din ve toplum arasında da türlü ilişkiler, etki ve tepkiler ortaya çıkmaktadır
Tam Metin:
PDFRefback'ler
- Şu halde refbacks yoktur.
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.